Diyabet Nedir ?

Diyabet, vücutta pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkin bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen hastalıktır. Kişi yediği besinlerden kana geçen glukozu kullanamaz ve kan şekeri seviyesi yükselir.

Sağlıklı bireylerde açlık kan şekeri 126 mg/dl, tokluk kan şekeri  140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz.  Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığının göstergesidir.

Bir kişinin diyabetli olup olmadığı açlık kan şekeri (AKŞ) ölçümü veya tokluk kan şekeri ölçümü  yapılarak saptanabilir. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığı gösterirken, tokluk kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker (pre- diyabet) sinyalidir ve tokluk kan şekeri 200 mg/dl veya daha yüksek bir değer ise diyabet tanısı konulur. HbA1c (üç aylık şeker ortalamasının) %6.5’in üzerinde olması durumunda da diyabet tanısı konulmaktadır.

İki tip diyabet vardır: Tip 1 ve Tip 2 Diyabet, Tip 1 diyabet vücudun hiç insülin üretememesi veya yok denecek kadar az insülin üretmesi tablosudur. Sıklıkla çocukluk veya gençlik yıllarında tanı alır. İnsülin yetersizliği olduğundan bireyler hayat boyu dışarıdan insülin hormonu almak zorundadır.

Tip 2 Diyabet ise, vücudun insülin üretmesi fakat üretilen insülinin etkin olarak kullanılamaması tablosudur.  Ailesinde diyabet öyküsü olanlarda, beden kitle indeksi yüksek olan bireylerde, stres altında yaşayan kişilerde tip 2 diyabetin görülme riski daha yüksektir.

Diyabette Beslenme Nasıl Olmalıdır?

Beslenme tedavisinde amaç kan şekerini kontrol altına alıp, ani yükselme ve düşmelerin önüne geçmektir. Bunun için bireylere sağlıklı beslenme eğitimi verilmeli, sağlıklı ve dengeli beslenmeyi yaşantı haline getirmeleri amaçlanmalıdır.

Sağlıklı beslenmenin amacı ise, kilo fazlası olan diyabetli bireylerin kilo vermesini sağlamak iken, ideal kilo ağırlığında olan bireylerin mevcut durumunu korumaktır.

Diyabetli bireylere yaşantısına uygun, uzun süreli aç kalmayacakları, karbonhidrat, protein ve yağ oranından dengeli beslenme planlanmalıdır. Uzun süreli açlıkların olmadığı bir beslenme planı, bireylerin kan şekerlerinin ani yükselme ve düşüşlerinin önüne geçecektir. Üç ana öğün ve ara öğün ile açlığı da kontrol altına alan bireyler, sonraki öğünde daha küçük porsiyon yiyerek kilo kontrolü konusunda da başarılı olur.  Diyabetli bireylerin beslenme planlamasını belirleyen hususlar, yaşı, kilosu, boyu ve cinsiyeti ve kullandığı ilaçlardır. Bu bilgiler doğrultusunda öğünlerin planlaması yapılırken bireylerin kan şekerini ani yükseltecek basit karbonhidrat yerine kompleks karbonhidrat içeren gıdaların ve yeterli proteinin olmasına dikkat edilmelidir.

Diyabeti olan bireylerin şeker içeren gıdalardan, paketli ürünlerden, hazır meyve suyu ve meşrubatlardan uzak durması gerekmektedir. Bu gıdaların yerine alternatifleri sağlıklı malzeme ve tariflerle hazırlanabilir. Bireyin beslenmesine belirli zamanlarda kontrol edilerek konulabilir. Böylelikle tek düze beslenme yerine alternatiflerin olduğu beslenme ile bireyler sürece çok daha başarılı adapte olur. Süt, yoğurt,ayran, kefir gibi kalsiyum kaynağı besinler günlük beslenmede muhakkak yer almalıdır. Ceviz, fındık, badem vb. yağlı tohumlar porsiyonlarına dikkat edilerek beslenmede yer almalıdır. Kuru meyvelerin glisemik yükü oldukça fazladır. Bu yüzden yine porsiyon ve miktar kontrol yapılarak yaş mevsim meyvesine günlük beslenmede yer verilmelidir.

Fazla miktarda tuz tüketmemek diyabetli bireyler için önemli hususlardandır. Tuz tansiyonun yükselmesine sebep olabilir. Diyabetli bireylerde tansiyonun yüksek olma ihtimali, diyabetli olmayan bireylere göre daha fazladır. Yüksek tansiyon ve diyabet, sağlık için oldukça tehlikeli ikilidir. Aldığınız tuz miktarını azaltmak için yemekleri pişirirken daha az tuz kullanabilir ve yemeklerinize ilave tuz eklemeyebilirsiniz. Konservelenmiş, kutulanmış ya da saklanmak üzere tuzlanmış, paketlenmiş besinlere beslenmenizde yer vermemeye özen gösteriniz. Diyabetli bireyler daha az yağ özellikle de bitkisel yağ tercih etmelidir. Diyabet damarların yapısını da etkileyen bir hastalıktır. Doymuş yağ tüketimi diyabet ile birlikte kalp ve damar hastalıklarına davetiye çıkartabilir. Bu yüzden bireylerin tercihi hayvansal yağlar yerine, bitkisel yağlar olmalı, özellikle zeytinyağı. Sağlıksız olan kızartma ile pişirme yönteminin yerini ızgara ile pişirme almalıdır. Kalp damar sağlığı için haftada en az 2 öğün omega -3 açısında zengin balığa yer verilmelidir.

Diyabetli bireylerin hareketsiz yaşamdan ziyade, hareketli yaşam tercihleri sonuçlar adına her zaman çok daha olumlu olmuştur. Fiziksel aktiviteyi arttırmak için asansör yerine merdiven kullanabilir, yürüyerek gidebileceğiniz mesafelerde araba kullanmayabilirsiniz. Alışverişinizi size en yakın olan yerden yapmak yerine daha uzak olan yerden yapmak, otobüse bir durak sonra binerek veya otobüsten bir durak önce inerek yürüyüş sürenizi uzatmak gün içinde fark etmeden de olsa hareketli olmanızı sağlayacaktır. En önemlisi haftanın 3-4 günü düzenli olarak yürümek için egzersiz planı yapın. Ve egzersizlere kesinlikle uzun süreyi kapsayan bir açlık ile başlamayın.

Herkese sağlıklı günleri dilerim.

Diyetisyen Hatice Marangoz