METABOLİK CERRAHİ SONRASI BESLENME

Metabolik sendrom, obeziteye bağlı gelişen insülin direnci, hipertansiyon, hiperlipidemi, non-alkolik karaciğer yağlanması, gut, uyku apnesi gibi rahatsızlıkların bir arada bulunması durumudur. Metabolik sendromun getirisi olan hastalıkları ve/veya Tip 2 Diyabeti ortadan kaldırmaya yönelik yapılan ameliyata “Metabolik Cerrahi” denir.

Metabolik Cerrahi iki basamakta uygulanır, ilk işlem midenin fundus bölümünün yani açlık hormonu olarak da bilinen ghrelin hormonunun salgılandığı bölümün kesilerek çıkartılmasıdır. Hormonal düzenleme, iştah ve kilo kontrolü sağlamak amacıyla yapılan bu işlemin ardından ince bağırsaklara geçilir. Ameliyat çeşidine göre farklılık gösteren işlemlerde temel amaç; bağırsağın son kısmının midenin olduğu bölgeye taşınması ve mideyle birleştirilmesidir.

Gıda endüstrisinde son zamanlarda meydana gelen değişimler sonucu basit karbonhidrat içeren, paketli, hızlı tüketime hazır gıdalar daha çok hayatımıza girmiştir. Yaygınlaşan bu gıdaların tüketimiyle, hareketsiz yaşam ile beraber birçok hastalığın görülme oranında artış gözlenmektedir.  “Tip 2 Diyabet” bu hastalıklardan birisidir. Bağırsağımızın son kısmında insülin duyarlılığını arttıran pek çok hormon ve hormon benzeri yapı bulunur. Gıdaların içeriğindeki bu değişimler yüzünden, besinlerin bağırsağın son kısmına, insülin duyarlılığını arttıracak hormonların salgılanacağı yere, ulaşamadan emilimi gerçekleşmektedir.  Hareketsiz yaşam, gıdaların sağlıksız diye tabir edilen hallerinin yaygın tüketimi ile kilo artışı da beraberinde gelince vücut kendi ürettiği insüline duyarsız hale gelir, insülin direnci ile başlayan durum, hücre içine alınamayan şekerin yüksek seyretmesi ve ardından Tip 2 Diyabet ile sonlanır.

Hastalarımız uygulanacak ameliyat ve tedavi hakkında bilgi sahibi olduğu kadar, hastalığa sebep olan nedenlerin en önemlilerinin beslenme şekli ve hareketsizlik olduğunu bilmesi, hastalarımızın ameliyatından sonra “Sağlıklı Beslenmeyi” ve “Fiziksel Aktiviteyi” hayatlarında kalıcı kılacaktır.

Metabolik Cerrahi ameliyatı ardından takip ve beslenmeye gösterilecek maksimum özen, sağlıklı sonuca ulaşmak için, ameliyatın başarılı geçmesi kadar önemlidir.

Bu ameliyattan sonra ilk zamanlar hastalarımız sıvı ağırlıklı beslenmelidir. Kaç gün süre ile sıvı ağırlıklı besleneceği, ameliyat yöntemine ve hastamızın durumuna göre değişmektedir.

Ameliyattan sonra vücudun iyileşmesine destek vermek, kas erimelerinin, şeker dalgalanmalarının önüne geçmek ve vitamin, mineral eksikliklerinin görülmemesi adına kesinlikle uzun süreli aç kalınmamalıdır. Hastalarımıza tavsiye ettiğimiz beslenme şekli günde üç ana, üç ara öğün şeklinde olmalıdır.

Sıvı beslenme döneminde gıdaları yavaş içmeli, katı gıdalara geçildiği dönemde çok küçük lokmalar, çok iyi çiğnenerek yavaş yavaş tüketilmelidir ve doygunluk geldiği noktada yemek yeme işlemine ara verilmelidir.

Hastalarımız özellikle ameliyattan sonraki ilk zamanları kapsayan “erken post-op” dediğimiz dönemde beslenmelerinde katı- sıvı ayrımına özen göstermeli, bu yüzden yemeklerin öncesinde, sonrasında ve beraberinde sıvı tüketmemelidir.

Ameliyattan sonra sıvı ile başlayacak ve aşama aşama katı gıdalara geçilecek olan beslenme düzeninde dönemine uygun şekilde her besin grubuna yer vermelidir. Bu çeşitli beslenme, oluşma ihtimali olan vitamin eksikliğinin önüne geçecektir.

Yeteri kadar su tüketmek ameliyattan sonra en önemli kurallardan birisidir. Hastalarımız çok küçük yudumlar şeklinde yavaş yavaş su tüketmeli ve her geçen gün tüketilecek su miktarının artacağını bilmeli ve bu artışı hedefi haline getirmelidir.  Sağlıklı sonuçlar için su, “olmazsa olmaz”dır.

Ameliyattan sonra belirli süre hastalarımızın midesini tahriş etme ve uzun vadede mide rahatsızlıklarına yol açabilecek, çiğ soğan, çiğ sarımsak, sirke turşu gibi mide hassasiyetine yol açacak gıdalardan, acı baharatlar, gazlı içecekler, kızartmalar, alkol gruplarından uzak durmalarını isteriz.

Hastalarımız ameliyattan sonraki uzun dönemde daha küçük hacimli mideye ve yeni bir bağırsak sistemine sahiptir. Bu yüzden beslenmelerinde her zaman az miktarda en çok yararlı, protein içeren gıdalara yer vermelidirler. Protein tüketim miktarı, diyetisyen için ameliyattan sonra takip edilmesi gereken en önemli konulardan biridir. Hastanın erken dönemde iyileşmesinin aksamaması, uzun dönemde kas kayıplarının önüne geçmek için yeterli protein tüketmesi gerekir. Bu yüzden hastalar günlük beslenmesinde peynir, et, tavuk, balık, kurubaklagiller özellikle yumurta metabolik cerrahi sonrası en çok önerdiğimiz besinlerdir.

Ameliyattan sonra yeterli kalsiyum almak için hastaların günlük beslenmesinde en az 2 porsiyon süt, yoğurt, ayran ve kefire yer vermesi gerekir. Özellikle yoğurt ve kefir zengin probiyotik içeriği ile değişen bağırsak florasının olumlu seyrine destek olmaktadır.

Bağışıklık sistemine destek olması adına hastalarımıza mevsiminde sebze ve meyve tüketimini de kurallara uygun olarak öneriyoruz. Sıvı beslendikleri dönemde komposto, evde sıkılmış meyve suları ile başlayan süreç zamanla yaş meyvenin bizzat kendisini yemeye dönerken, sebze çorbaları zamanla yerini sebze yemekleri ve salataya bırakmaktadır.

Ceviz, fındık, badem gibi sağlıklı yağlar içeren yağlı tohumlar da hastalarımızın dönemine uygun, porsiyonuna dikkat ederek günlük beslenmesinde yer vermesi gereken gıdalardır.

Bahsedilen sıvı ile başlayan, yumuşak katılar ile devam eden ardından yerini normal beslenmenin aldığı düzende toparlamamız gerekirse, hastalarımız yemeklerini iyi çiğneyerek yavaş tüketmelidir. Tüketilecek gıdayı seçerken “sağlıklı içerik” öncelikli olmalıdır. Çeşitli beslenme ve fiziksel aktivite, yeterli su içimi ile desteklendiğinde hastalarımız yeni, sağlıklı hayatlarına hızlı geçiş yapar. Tip 2 diyabet ve metabolik sendromun getirisi olan diğer hastalıklar başarılı ameliyat, iyi öğrenilmiş beslenme ile aşama aşama, kalıcı olarak ortadan kalkar.

Sağlıklı günler dileriz.