DİYABETİK RETİNOPATİ (ŞEKER HASTALIĞINDA GÖRME HASARI)
Gözün iç yüzeyini bir çarşaf gibi saran ve görme sinyallerini oluşturan ince sinir tabakasına
retina denir. Retina kendi içerisinde 10 katmandan oluşmaktadır.
Şeker hastalığına maruz kalmış yetişkinlerin görme yeteneğini kaybetmelerine en çok sebep olan durum diyabetik retinopatidir yani şeker hastalığına bağlı olarak gözün retina tabakasının olumsuz etkilenmesidir.
Tip 1 diyabetli hastalarda tanı konulduktan sonraki beşinci yılda bu hastalığa maruziyet taraması mutlaka başlatılmalıdır.
Tip 2 diyabetlilerde ise 3 ila 6 ayda bir retinopati taraması yapılmalıdır. Eğer kontroller normalse sonraki kontrol 1 ila 2 yıl arasında olabilir. Bu süre göz doktorunun vereceği bir kararla belirlenmelidir.
Muayene nasıl yapılır;
Göz bebeği (pupilla) bazı ilaçlarla genişletilir ve indirek oftalmoskopi denilen yöntemle gözün retina tabakası değerlendirilir. Bu değerlendirme kısa süre alır.
Değerlendirme sonucunda şeker hastalığına bağlı retina etkilenimi 4 dereceye ayrılır. Tüm bu
muayene ve değerlendirmeler sonucunda gözün retina tabakasında oluşan damar baloncuklaşmaları (mikroanevrizma), iltihabi görünümler (sert eksüdalar), retina tabakası içinde çok küçük damarlarda oluşan anormallikler (intraretinal mikrovasküler anormallikler, IRMA), yeni oluşmuş kanamaya eğilimli yeni damarsal oluşumlar, maküla ödemi, retina tabakasının ayrılması (retina dekolmanı) vb bulgularla karşılaşılabilir. Hafiften ağıra doğru bir gidişi ifade eden bu bulgular en sonunda görme kaybına sebep olacak durumları oluştururlar.
Ani görme kaybının oluşması acil olarak bir göz doktoruna başvurma gerekliliğini ifade eder.
Tüm bu durumlara maruz kalmamak için neler yapılmalıdır sorusunun cevabı mutlaka bulunmalıdır.
Kan şekeri (glisemi) kontrolü en önemli noktadır. Eğer bunu sağlayabiliyorsak retinopati gelişimi engellenir ya da süreç yavaşlatılır.
Kan basıncı (tansiyon) kontrolü, diyabetik retinopati gelişiminin önlenmesinde diğer bir önemli
konudur. Ayrıca kan yağlarında yükseklik olan hastalar bu duruma maruz kalma açısından yüksek risk taşırlar.
Ayrıca bu hastalarda çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Özellikle retina tabakasında ödem tespit edilen hastalarda lazer ile beraber anti-Vasküler Endotelyal Büyüme Faktörü (anti-VEGF) kullanılması önerilmektedir. Bazı vakalarda da gözün vitreus tabakasının çıkarılması işlemi de gerçekleştirilmektedir.
Yukarıda da anlatıldığı gibi görmeyi sağlayan retina tabakasının olumsuz etkilenmesini önlemek için şeker hastalarında kan şekerinin kontrol altında tutulması en önemli korunma yöntemidir. Şeker hastalığından kurtulmanın ve Tip 2 şeker hastalığının, gözler ya da organlardaki olası tüm yan etkilerinden korunabilmenin bir yolu da cerrahidir. Bu ameliyat yöntemi “Tip 2 Şeker Hastalığı Ameliyatı yani Metabolik Cerrahi” olarak bilinmektedir. Ancak ameliyat olabilmeniz ve bu ameliyattan fayda görebilmeniz için vücudunuzda yeteri kadar insülin üretiliyor olması gerekmektedir. Vücudunuzda insülinin yeteri kadar üretilip üretilmediğini birkaç basit testle görebilmeniz mümkündür.
Hayat size sunulan bir armağandır, lütfen bu armağanı iyi değerlendirin.
Sağlıklı günler diliyoruz.
Bu yazı hazırlanırken, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneğinin “Diyabetes Mellitus ve Komplikasyonlarının Tanı Tedavi ve İzlem Kılavuzu 2019”dan faydalanılmıştır.
Detaylı Bilgi için Genel Cerrahi Uzmanı Prof.Dr.Hüseyin Sinan ile iletişime geçebilirsiniz.